Çolakoğlu Hukuk


29 Mart, 2019

1
Begeni

5548
Görüntüleme

Kerem ÇÖLCÜ

MİRASIN TAKSİMİ KURALLARI



MİRASIN TAKSİMİ KURALLARI

 

I-GENEL BİLGİLER

Medeni Kanunumuzun mirasın taksimine ilişkin kurallarının büyük bir kısmı tamamlayıcı hukuk kuralı niteliğinde olup emredici değildir. Öyle ki;

Mirasbırakan, yapacağı bir ölüme bağlı tasarrufla, sahip olduğu irade serbestîsi dolayısıyla, emredici hukuk kurallarını da dikkate alarak paylaşmanın yapılışına ve payların oluşturulmasına ilişkin kurallar koyabilir. Öte yandan mirasçılar da, irade serbestîsi çerçevesinde, üzerinde eşit haklara sahip oldukları terekeyi, oybirliği ile yapacakları anlaşmalarla, yine emredici hukuk kurallarını gözeterek serbestçe paylaşabilirler.

Bu çerçevede önemle belirtmek gerekir ki, mirasbırakan tarafından belirlenen paylaşma kuralları yasada belirtilen paylaşma kurallarının üzerinde; mirasçıların oybirliği ile anlaşmak suretiyle belirledikleri paylaşma kuralları ve diğer paylaşmaya ilişkin sözleşmeler, gerek mirasbırakan tarafından belirlenen gerek yasada yer alan paylaşma kurallarının üzerindedir.[1]

 

II-PAYLAŞMAYA HAKİM OLAN İLKELER

a-İrade Özgürlüğü Prensibi

Mirasın paylaşılmasında irade özgürlüğü prensibi; mirasçıların, istedikleri zaman mirasın paylaşılmasını talep edebilmelerini ifade etmektedir. Türk Medenî Kanunu madde 642/1 uyarınca; mirasçılardan her biri, sözleşme veya kanun gereği miras ortaklığını sürdürmekle yükümlü olmadıkça, her zaman mirasın paylaşılmasını isteyebilir. Herhangi bir mirasçının paylaşmayı isteyebilmesi için, tüm mirasçıların mirasçılık sıfatlarının kesinleşmiş olması şarttır.

Mirasçılar bakımından irade özgürlüğü; ayrıca, mirasçıların paylaşmanın nasıl yapılacağını serbestçe belirleyebilmelerini (TMK m. 646), serbestçe miras paylarını oluşturmalarını (TMK m. 650), bir malın özgülenmesi veya satılması konusunda serbestçe anlaşmalarını da içermektedir.(TMK m. 651).

Mirasın paylaşılmasında mirasçılar bakımından söz konusu olan irade özgürlüğünün, kanundan, mahkeme kararından, mirasbırakanın paylaşma kurallarından ve mirasçıların kendi aralarında oybirliği ile yaptıkları anlaşmalardan doğan sınırları mevcuttur. Paylaşmanın irade serbestîsi prensibi çerçevesinde mirasçılar tarafından her zaman gerçekleştirilebilmesi ve hâkimden talep edilebilmesi kuralının Kanun’dan doğan en önemli istisnasını, paylaşmanın cenin nedeniyle ertelenmesi oluşturur. (TMK m.643) Bu hâlde mirasçıların gerçekleştirdikleri paylaşma geçersiz olacağı gibi, hâkim de paylaşmaya karar veremez.

Paylaşma hâkim kararı ile de ertelenebilir. Paylaşmanın hâkim kararı ile ertelendiği bu gibi durumlarda da paylaşma talep edilemez.(TMK m.642/3) Yine Türk Medenî Kanunu madde 649/3 uyarınca; mirasçılardan birinin tereke borçlarının paylaşmadan önce ödenmesi veya güvenceye bağlanmasını istemesi hâlinde, hâkim bu borçlar ödeninceye veya teminata bağlanıncaya kadar paylaşmayı erteleyecektir.

Mirasbırakan tarafından ölüme bağlı tasarrufla bir paylaşma yasağı öngörülmesi durumu da, paylaşmanın ertelenmesi sonucunu doğurmaktadır. Ancak mirasbırakanın paylaşmayı tümüyle yasaklaması veya çok uzun bir süre için ertelemesi hukuka aykırıdır. Mirasbırakan tarafından paylaşmanın belli veya belirlenebilir bir süre için ertelenmesine ilişkin olarak öngörülen kuralların, mirasbırakanın tereke üzerinde tasarruf edebileceği kısmı aşmaması gerekmektedir. Bu çerçevede; saklı pay sahibi mirasçıların, mirasbırakan tarafından öngörülen paylaşmanın ertelenmesine ilişkin ölüme bağlı tasarrufun tenkisini talep edebilecekleri ve açılan bu dâvada hâkimin ilgili ölüme bağlı tasarrufu, saklı paylı mirasçıların saklı paylarına kavuşmalarını sağlayacak şekilde tenkise tabi tutması söz konusu olabilecektir.

Mirasçılar, oybirliği ile yapacakları bir anlaşma ile, mirasbırakan tarafından ölüme bağlı tasarrufla öngörülen, paylaşmanın belli veya belirlenebilir bir süre için ertelenmesine ilişkin kuralın uygulanmamasını sağlayabilirler. Dolayısıyla mirasçılar tarafından oybirliği ile yapılan ve paylaşmanın ertelenmesine ilişkin olan sözleşmeler de, yine bütün mirasçıların oybirliği ile bertaraf edilmedikçe, bütün mirasçıları bağlar.[2]

b-Hukuki Eşitlik Kuralı:

Miras hisselerinin büyüklüğü veya küçüklüğü bakımından eşitlik zorunlu olmayıp, mirasçıların hisse oranları kanun hükümlerine ve/veya mirasbırakanın ölüme bağlı tasarruflarına göre belirlenir. Ancak mirasçılar, kendilerine isabet eden miras hakkının sınırları içinde, hukuken eşit durumdadırlar. Bunun anlamı ise, bütün mirasçıların aynı hukuk kurallarına tabi olmalarıdır.

Dolayısıyla mirasçılar; hisselerine bakılmaksızın, taksim kuralları bakımından genel olarak hukuken eşittirler ve tereke mallarına ilişkin olarak her mirasçı aynı talep hakkına sahiptir. Her bir mirasçının; taksim talep ve dava etme, mirasbırakanın ölüme bağlı tasarrufla koyduğu taksim kuralının uygulanmasını isteme gibi hakları mevcuttur. Bu konuda, yaş ve cinsiyete göre bir fark gözetilmez ve birtakım ayrıcalıklar verilmez.

Mirasçılar arasındaki hukuki eşitlik prensibinin bir gereği olarak; kanuni bir engel bulunmadığı takdirde, talep eden mirasçının aynen taksim isteğinin kabulü gerekir. Mirasçılar arasında verilmiş olan karara, herhangi bir mirasçının itiraz ve muhalefet etmesi halinde; mirasçılar arasında uyuşmazlık çıkmış olur ve bu durumda mirasın taksiminin yetkili merci tarafından yapılması gerekir.

TMK m. 649/1 uyarınca, kanunda aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde, mirasçılar aynı haklara sahiptir. Ancak; TMK m. 650/2 ve m. 653/2 uyarınca bazı tereke mallarının tahsisi konusunda mahalli adetlerin ve mirasçıların şahsi durumlarının göz önünde tutulması suretiyle tahsisin yapılması ile TMK m 652 uyarınca aile konutu ve ev eşyasının sağ kalan eşe özgülenmesi halleri mirasçıların aynı haklara sahip olması kuralının istinasını teşkil etmektedir.

c-Mirasçıların Bilgi Verme Yükümlülükleri

Taksimin mümkün olduğu kadar doğru ve adil bir şekilde yapılması gerekmektedir. Bunun içinse, mirasçılarla mirasbırakan arasındaki ilişkinin aydınlanması ve tereke mallarından mirasçıların elinde bulunanların da taksime girmesi gerekir. Bunu sağlamak amacıyla TMK m. 649/2 uyarınca, mirasçılara bu konuya ilişkin her türlü bilgiyi vermek yükümlülüğü yüklenmiştir.

Mirasçıların bu yükümlülüğüne aykırı davranması haline yönelik yaptırım konmamıştır. Bu sebeple böyle bir halde, genel hükümler uygulama bulacak ve kusurlu hareket eden mirasçı, borçlar hukukunun genel esaslarına uygun olarak, tazminatla yükümlü kılınabilecektir.

Mirasçılar arasında, talep edilmemiş olsa bile birbirlerine karşı bilgi verme yükümlülüğü varken; üçüncü kişilerin bu yükümlülüğü ancak talep edilmesi halinde mevcuttur. Üçüncü kişiler; istenmemiş olsa bile kendiliğinden bilgi verebilir, ancak zorunlu değildir. Bu noktada; üçüncü kişi durumundaki bankaların, bankacılık hukukundan kaynaklanan müşterilerin iş sırlarını koruma yükümlülüğü ile mirasçıların bilgi isteme hakkı birbirine aykırı düşmektedir ve uygulama bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.

d-Ayni İkame Prensibi

Ayni ikame prensibi gereğince; terekeden çıkan mal yerine, bunun karşılığını teşkil eden mal terekeye girer. Dolayısıyla mirasbırakanın ölümünden sonra terekeden bir mal çıkması durumunda, ayni ikame prensibi geçerli olmaktadır. 

Tereke mallarından bir kısmının taksim sırasında veya daha önce miras ortaklığı devam ederken satılması halinde, satış bedeli bu malın yerine geçer veya miras ortaklığı namına satın alınan kıymetli evrak (örneğin hisse senetleri) bu sebeple terekeden çıkan paranın yerine buraya girer. Bir tabiat olayı ve felaket sonucunda yok veya harap olan tereke eşyası hakkında da aynı esas geçerlidir. Eğer varsa bunun karşılığı, örneğin sigorta tazminatı bunun yerine geçer. Kamulaştırma halinde de bunun bedeli terekeye girer. Bu esas, miras ortaklığının sona ermesine yani, mirasın taksiminin bitimine kadar devam eder. Bu husus ancak mirasın aynen taksimi halinde söz konusu olur. Ayni ikame prensibi, resmi tasfiye esnasında da mevcuttur.

Bunun dışında; mirasbırakanın borçlarının ödenmesi, mal vasiyetlerinin ifası veya mükellefiyetlerin yerine getirilmesi sebebiyle tereke malvarlığının aktif kısmı azalabilir. Faiz veya semerelerin alınması, tereke alacaklarının tahsili veya bizzat tereke lehine mal iktisabı ile malvarlığının değer ve miktarı artabilir. Bu azalmalar ve artmalar miras ortaklığına ait olur. [3]

e-Aynen Paylaşma Prensibi

Aynen paylaşma prensibi çerçevesinde mirasçılar, paylaşmaya konu olan değerlerin aynen paylaşılmasını; başka bir ifade ile mirasçıların sayısı ve miras paylarına oranlı olarak terekedeki değerlerin maddî olarak kısımlara ayrılması suretiyle paylaşmanın gerçekleştirilmesini, isteme hakkına sahiptirler.

Aynen paylaşmanın mümkün olmadığı durumlarda, ilgili tereke değerinin satılması ile elde edilen meblağın miras payları oranında mirasçılara özgülenmesi gündeme gelecektir. Bu durum, Türk Medenî Kanunu madde 651 uyarınca, özellikle değeri mirasçılardan herhangi birinin miras payını aşan tereke eşyası bakımından mirasçıların belli bir tereke değerinin bölünmesi veya özgülenmesi hususunda anlaşamamaları hâlinde Kanun gereği gündeme gelecektir.

Mirasçılar kendi aralarında anlaşmak suretiyle, mirasçı sayısınca ve onların miras paylarına uygun şekilde bölünebilecek bir tereke değerinin bölünmeksizin mirasçılardan birine veya bazılarına miras payına mahsuben özgülenmesini kararlaştırabilirler. Mirasbırakan da öngördüğü paylaşma kuralı ile aynen paylaşmayı kısmen veya tamamen yasaklayabilir; belli bir tereke değerinin bölünmeksizin mirasçılardan birine veya bazılarına miras payını aşan kısım denkleştirilmek üzere miras payına mahsuben özgüleneceğini düzenleyebilir. Bu tür bir paylaşma kuralı, mirasçıların oybirliği ile ilgili paylaşma kuralının uygulanmaması hususunda anlaşmış olmaları dışında, bağlayıcıdır.[4]

 

III- PAYLAŞMA KURALLARI

a)Mirasçılar Tarafından Belirlenen Paylaşma Kuralları:

Borçlar Hukukundaki irade serbestliği prensibi, bir özel hukuk işlemi olması sebebiyle, mirasın taksiminde ve mirasçılar arasında yapılacak taksim sözleşmesi hakkında da geçerlidir.

Mirasçılar; taksim usulünü, şeklini ve bunun kapsamını, akit serbestliği sınırları ve miras ortaklığının amacı içinde olmak üzere, serbestçe tayin ederler. Diğer bir anlatımla, kanunun emredici hükümlerine, ahlak ve adaba aykırı olmamak şartıyla mirası taksimde mirasçılar serbesttirler. (TBK m.26-27)

Bu suretle mirasçılar;

  • Tam bir taksim yapmayarak, objektif veya sübjektif bakımından sınırlı (kısmi) bir taksim yapmayı kararlaştırabilirler,
  • Bütün tereke mallarının aktif ve pasifi ile (hak ve borçları ile) birlikte bir mirasçıya verilmesini ve bu mirasçının diğer mirasçıların miras haklarını nakden ödemesini kabul edebilirler,
  • Mirasın aynen taksimi veya sözleşme ile taksimi hususunda anlaşabilirler,
  • Miras ortaklığının (iştirak halinde mülkiyet ilişkisinin) müşterek mülkiyete çevrilmesine veya mirasın taksim edilmeyerek miras ortaklığının uzatılmasına karar verebilirler.

Ancak tüm bunların yapılabilmesi için mirasçıların bu konuda oybirliği ile hareket etmeleri şarttır, oyçokluğu ile karar verilemez. Mirasçılardan birinin iştirak halinde mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüştürülmesini talep hakkına ilişkin TMK madde 644 hükmü oybirliği şartının istisnasıdır. TMK m. 644 uyarınca, “Bir mirasçı, terekeye dahil malların tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi isteminde bulunduğu takdirde sulh hâkimi, diğer mirasçılara çağrıda bulunarak belirleyeceği süre içinde varsa itirazlarını bildirmeye davet eder. Elbirliği mülkiyetinin devamını haklı kılacak bir itiraz ileri sürülmediği veya mirasçılardan biri belirlenen süre içinde paylaşma davası açmadığı takdirde, istem konusu mal üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesine karar verilir.”

Taksim anlaşmasına tek bir mirasçının karşı çıkması veya katılmaması bu hususta uyuşmazlık çıkması için yeterlidir. Bu takdirde, mirasçılardan birinin talebi üzerine mirasın taksiminin, yetkili merci tarafından yapılması gerekir.[5]

b)Mirasbırakan Tarafından Belirlenen Paylaşma Kuralları[6]:

Türk Medenî Kanunu madde 647/1 uyarınca; mirasbırakan, yapacağı ölüme bağlı bir tasarruf ile paylaşmanın nasıl yapılacağı ve payların nasıl oluşturulacağı hakkında kurallar koyabilecektir. Mirasbırakan, bu şekilde öngördüğü paylaşma kuralları ile, belli bir veya birkaç malın mirasçılardan birine veya birkaçına özgülenmesini veya terekede yer alan belli değerlerin mirasçıların arasında paylaşılmasını öngörmüş veya paylaşmanın hangi usul çerçevesinde gerçekleştirileceğini belirlemiş olabilir. Örneğin mirasbırakan belirli eşyanın mirasçılardan (A)’ya, diğerlerinin (B)’ye verilmesini, (C)’nin miras hakkının da nakit olarak ödenmesini vasiyetnamesinde bildirebilir. Mirasbırakanın paylaşma kuralları belirlemesinde temel prensipler ise şöyledir;

  • Mirasbırakan koyduğu taksim kuralı ile mirasçılarının kanuni miras haklarını azaltmamalı veya bunu bir mükellefiyetle takyit etmemelidir. Aksi takdirde, mirasbırakanın tasarrufu taksim kuralı olmaktan çıkar ve ölüme bağlı bir bağış (mal vasiyeti) niteliği alır.
  • Mirasbırakanın, mirasçının payına mahsuben terekeden hangi değerleri alacağına ilişkin olarak öngörmüş olduğu paylaşma kuralının, saf bir paylaşma kuralı sayılabilmesi için, mirasbırakanın mirasçıların miras payları arasında kasıtlı olarak eşitsizlik yaratmamış olması gerekir. Zira, paylaşma kuralı miras paylarının artması amacına hizmet etmez. Eğer mirasbırakan, öngördüğü paylaşma kuralıyla miras payları arasında eşitsizlik yaratmak istemeksizin bir eşitsizlik yaratmışsa, miras paylarının denkleştirilmesi yoluna gidilecektir.
  • Mirasbırakanın, mirasçının, miras payına mahsuben terekeden hangi değerleri alacağına ilişkin öngördüğü paylaşma kuralı saklı payları ihlâl etmez. Zira, bu tür paylaşma kuralında amaç, mirasçıya miras payına ek bir kazandırma yapma olmayıp, mirasçının miras payına mahsuben alacağı değerlerin belirlenmesidir.
  • Mirasbırakanın paylaşma kurallarına ilişkin ölüme bağlı tasarrufu, mirasçı ataması veya belirli mal vasiyeti gibi tasarruflardan farklı olarak; tasarrufun lehine yapıldığı kimseye maddî anlamda kazandırma sağlayan bir ölüme bağlı tasarruf değildir. Mirasçı atamada, mirasbırakan terekenin oransal bir kısmı için bir kimseyi mirasçı olarak atamakta ve bu şekilde ilgili kimse mirasçı sıfatını kazanmaktayken; mirasbırakanın paylaşma kuralı belirlemesinde, lehine paylaşma öngörülen kimse zaten mirasbırakanın mirasçısıdır. Önvasiyette ise mirasbırakan mirasçıya miras payına ek bir kazandırmada bulunurken; paylaşma kuralında mirasbırakan, mirasçının miras payına mahsuben terekeden hangi malı alacağını düzenlemektedir.
  • Bazı tereke mallarının belirli bir mirasçıya verilmesi hakkında mirasbırakanın yapmış olduğu ölüme bağlı tasarrufun, bir taksim kuralı mı yoksa mal vasiyeti mi olduğu hakkında tereddüde düşüldüğü takdirde, mirasbırakanın irade beyanının yorumlanması gerekir. Şüphe halinde; mirasbıraknın taksim kuralı koymuş olduğu farz ve kabul edilir. (TMK m. 647/3) Dolayısıyla burada, aksi sabit olmadıkça, böyle bir tasarrufun taksim kuralı niteliğinde olduğu karinesi mevcuttur.
  • Mirasbırakan ölüme bağlı tasarrufu ile terekesine dahil malları mirasçıları arasında taksim ederken, bu mallara kendi düşünce veya isteğine göre, bir değer de takdir edebilir. Mirasbırakanın değer takdirine ilişkin irade beyanı (tasarrufu) mirasçıları için bağlayıcı mahiyettedir. Ancak mirasbırakan tarafından tespit edilmiş değerler, bunların gerçek değerlerine uygun değilse, burada da yine mirasbırakanın irade beyanının yorumuna başvurmak gerekir. Açık bir değer farkının bulunduğu durumlarda, mirasçı lehine vasiyet yapılmış olduğu kabul edilmek gerekir. Şüphe halinde yine TMK m. 647/3 hükmü ve karine geçerli olur. Mirasbırakanın bu konuda bir hataya düştüğü sabit olursa, bu tasarrufun iptali yoluna gidilebilir (TMK m. 504) veya şartları varsa bu hata düzeltilir.
  • Mirasbırakan tarafından düzenlenen paylaşma kuralları, aynî etki doğurmaz. Dolayısıyla ilgili mirasçı, paylaşmanın gerçekleştirilmesinden önce, mirasbırakanın paylaşma kuralı ile kendisine verilmesini istediği mal üzerinde tek başına malik olamaz; ancak ilgili mirasçı, mirasbırakanın koyduğu paylaşma kuralına dayanarak paylaşmada bu malın kendisine özgülenmesini talep etme hakkına sahip olur. Mülkiyetin geçmesi için, mirasçılar arasında taksimin fiilen icrasına veya taksim sözleşmesinin yapılmasına ihtiyaç vardır.

 

Mirasbırakan Tarafından Belirlenen Paylaşma Kurallarının Şekli: Mirasbırakanın şeklî anlamda ölüme bağlı tasarrufları sınırlı sayı kuralına tabi olup; bu çerçevede ölüme bağlı tasarruf ya vasiyet ya da miras sözleşmesi ile gerçekleştirilir. Dolayısıyla mirasbırakanın öngördüğü paylaşma kuralları da, ya bir vasiyetnamenin ya da mirasbırakanın mirasçı ile yaptığı miras sözleşmesinin içinde yer alacak ve bunların şekil şartlarına tabi olacaktır.

Mirasbırakan Tarafından Belirlenen Paylaşma Kurallarının Geçersizliği: Mirasbırakanın paylaşma kuralının içeriğini serbestçe belirlemesi prensibinin sınırlarından birini, Türk Borçlar Kanunu madde 27 oluşturur. Buna göre mirasbırakanın öngördüğü paylaşma kuralının içeriği veya paylaşma kuralının bağlandığı şart veya yükümlülük; kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.

Mirasbırakanın paylaşma kuralının içeriğini serbestçe belirlemesi prensibinin bir diğer sınırını da, Türk Medenî Kanunu madde 515/3 hükmünün kıyas yoluyla uygulanması uyarınca; söz konusu paylaşma kuralının anlamsız veya rahatsız edici olması nedeniyle yazılmamış sayılması oluşturur.

Paylaşma kuralının geçersizliği durumunda, bu geçersizlik ölüme bağlı tasarrufun sadece bazı hükümlerine tekabül ediyorsa, sadece ilgili hükümler geçersiz olacak ve ölüme bağlı tasarrufun diğer hükümleri kendilerine bağlanan hukukî sonuçları meydana getirecektir. Ancak, mirasbırakanın varsayılan iradesi, kalan kısmın da geçersiz sayılmasını gerektirmekteyse, ölüme bağlı tasarrufun tamamı geçersiz olacaktır. (TBK madde 27/2) Bu hâlde; mirasbırakan tarafından daha önce yapılan bir ölüme bağlı tasarruf bulunmuyorsa, yasada yer alan paylaşma kuralları çerçevesinde paylaşmanın gerçekleştirilmesi gündeme gelecektir.

c) Yasada Belirlenen Paylaşma Kuralları

Türk Medenî Kanunu’nda, paylaşmanın nasıl yapılacağına ilişkin bazı özel paylaşma kurallarına yer verilmiştir. Bunlar; TMK madde 651/1 (Değerinde önemli azalma olmaksızın

bölünemeyen tereke değerinin özgülenmesine ilişkin kural), TMK madde 652 (Aile konutu ve ev eşyasının sağ kalan eşe özgülenmesi), TMK madde 653 (Bütünlük oluşturan veya aile belgeleri ile özel anı değeri olan eşya), TMK madde 654 (Mirasbırakanın mirasçılarından birinden olan alacağının, paylaşmada ilgili mirasçıya, miras payına mahsuben özgüleneceğine ilişkin kural) olarak karşımıza çıkmaktadır.

d) Mirasın Yetkili Merci Tarafından Taksimi

Mirasçıların taksim kuralları konusunda anlaşıp taksimi bizzat yapamamaları halinde; her bir mirasçı, yetkili merci olan ölenin son ikametgahı sulh hukuk mahkemesine başvurarak, taksimin yapılmasını talep etmek hakkını haizdir.

Sulh Hukuk Mahkemesi öncelikle, mirasın taksimi usulünü tayin edip miras hisselerinin teşkilini sağlar.(TMK m. 650/2) Bazı tereke mallarının taksim etmeyerek tahsisi veya satılması gerektiği takdirde; mirasçıların anlaşamamaları halinde, içlerinden birinin talebi üzerine, hakimin bu hususta da karar vermesi gerekmektedir. (TMK m. 651/2, 653/2)

Yetkili merci, mirasın taksimine re’sen müdahale etmez. Bunu için, mirasçılardan birinin talebi gerekmektedir. Talep hakkı yalnızca mirasçıya aittir. Dolayısıyla, mirasçıların alacaklılarının veya miras hissesini satın alan üçüncü kişinin bunu talep hakları yoktur.[7]

 

IV- KONUA İLİŞKİN YARGITAY İÇTİHATLARI

-Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2007/16038 E. 2009/1053 K. Sayılı içtihadı uyarınca;

“…Miras bırakan ölüme bağlı tasarrufuyla paylaşmanın nasıl yapılacağı ve payların nasıl oluşturulacağı hakkında kurallar koyabilir. (TMK. md. 647/1) Bu kurallar, miras bırakan tarafından kast edilmemiş olan bir eşitsizlik halinde payların denkleştirilmesi olanağı saklı kalmak kaydıyla mirasçılar için bağlayıcıdır. (TMK. md.647/2) Açıklanan hükümler gereğince; miras bırakanın, vasiyetname ile yasal mirasçıları yararına kazandırmada bulunması halinde mirasçıları arasında eşitsizlik yaratılması durumunda bu nitelikteki tasarrufun tenkisi mümkündür…” (EK-1)

-Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 2014/8778 E. 2014/13158 K. Sayılı içtihadı uyarınca;

“…Bu hükümlerden açıkça anlaşılacağı üzere hakim, miras yoluyla intikal eden terekenin tamamı ve terekedeki malların her birini göz önünde tutarak, olanak varsa taşınmazlardan her birinin tamamını bir mirasçıya vermek suretiyle paylaştırma yapabilir.

Bu yolla aynen paylaştırmayı gerçekleştirme olanağı olan mahkemenin mirasçıları satışa zorlayacak bir yöntemi benimsemesi olanaklı olmadığı gibi açıklanan yasal düzenlemelere de aykırıdır.

…Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davalarında mahkemece malın aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilebilmesi için taşınmazın yüzölçümü, niteliği, pay ve paydaş sayısı ile imar mevzuatına göre aynen bölüşmenin mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir. Taşınmazın önemli ölçüde bir değer kaybına uğraması söz konusu ise aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilemez. Keza paydaşlar rıza göstermedikleri takdirde taşınmazın bir bölümü paylı bırakılamaz.

Aynen bölünerek paylaştırmanın (taksimin) mümkün olması durumunda bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi halinde eksik değerdeki parçaya para (ivaz) eklenerek denkleştirme sağlanır. Davada paydaşlar arasında anlaşma olmadıkça hakim kendiliğinden bazı taşınmazların bir kısım paydaşlara, kalanın diğer paydaşlara verilmesi şeklinde aynen bölünerek paylaştırmaya karar veremez…” (EK-2)

-Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2011/6-55 E. 2011/222 K. Sayılı içtihadı uyarınca;

“…Her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini sulh mahkemesinden isteyebilir. Mirasçılardan birinin istemi üzerine hakim, terekenin tamamını ve terekedeki malların her birini göz önünde tutarak, olanak varsa taşınmazlardan her birinin tamamının bir mirasçıya verilmesi suretiyle paylaştırmayı yapar. Mirasçılara verilen taşınmazların değerleri arasındaki fark para ödenmesi yoluyla giderilerek miras payları arasında denkleştirme sağlanır...” (EK-3)

 

Saygılarımla

    Av. Kerem ÇÖLCÜ

KAYNAKÇA

 

[1] Hatice Tolunay OZANEMRE YAYLA ,Mirasın Paylaşılması, Gazi Üni. Sos. Bil. Enst. Özel Huk. Anabil. Dalı Doktora Tezi 2011, sy. 64

[2] Hatice Tolunay OZANEMRE YAYLA, Mirasın Paylaşılması, Gazi Üni. Sos. Bil. Enst. Özel Huk. Anabil. Dalı Doktora Tezi 2011, sy.39

[3] İMRE/ERMAN, Miras Hukuku, Der Yayınları, İstanbul 2014, sy. 483 vd.

[4] Hatice Tolunay OZANEMRE YAYLA, Mirasın Paylaşılması, Gazi Üni. Sos. Bil. Enst. Özel Huk. Anabil. Dalı Doktora Tezi 2011, sy. 54

[5] İMRE/ERMAN, Miras Hukuku, Der Yayınları, İstanbul 2014, sy. 480

[6] Hatice Tolunay OZANEMRE YAYLA, Mirasın Paylaşılması, Gazi Üni. Sos. Bil. Enst. Özel Huk. Anabil. Dalı Doktora Tezi 2011, sy.64

[7] İMRE/ERMAN, Miras Hukuku, Der Yayınları, İstanbul 2014, Sy. 482




Yazarın Diğer Makaleleri